05 Mayıs 2024 - Pazar

Şu anda buradasınız: / “İMAN, AMELE MUHTAÇTIR!”
“İMAN, AMELE MUHTAÇTIR!”

“İMAN, AMELE MUHTAÇTIR!” İlhami Pınar

İnanç, şüphesiz insanın fıtrî özelliklerinden biridir. İman olgusu, dinî bir kavram olması sebebiyle hemen hemen her dönemde insanların yaşam biçimine, düşünce ve davranışlarına yön vermiştir. İmanın varlığı veya yokluğu bütün bir hayatın akışını etkiler. İman, insanın iç dünyasını imâr eden bir sebep olduğundan dolayı, bedendeki ruh gibidir. Bedende bulunan ruh, ne kadar gerekli ve önemli ise, kalp için iman o kadar önemlidir. Nitekim kalbi süsleyen, onu bir et parçası olmaktan çıkaran imandır. İman ile süslenmemiş bir kalp, et parçası olmaktan öteye geçmeyecektir. İnsanın en önemli vazifesi, iman bilincine sahip olmak ve bu imanın gerektirdiği şekilde yaşamaktır. Amel, bir eylem olduğundan teorik bilginin, pratik bilgiye aktarılması sonucu ortaya çıkan bir yaşam tarzıdır. İman esas olandır, fakat tek başına yeterli değildir. İman ve amel birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. İman beden, amel ise o bedende ruh gibidir. Nasıl ki biri, diğeri olmadan bir kıymet ve anlamı yoksa, amelsiz iman da ruhsuz bir ceset gibidir. Bu bağlamda imanın insanda oluşumu, imana bağlı bir eylem olarak ortaya çıkan amelin önemi aşikârdır.
İnsan doğasında var olan en büyük özelliği imandır. Varlık, eğer beş duyu alanının içerisinde ise bununla ilgili yargılar bilgiye, beş duyu alanının dışında ise inanca dayanır. Buna rağmen iman, bireylerin düşünce, fikir, davranış ve yaşam tarzlarına yön vermektedir. İmanın etki alanının bu kadar geniş olması, onun hayatımızın bütününü kaplamasındandır.
Ameller bir yandan mü’minin kalbindeki imanın mevcudiyetinde hayat bulurken, diğer yandan kalpteki imanı takviye edip kuvvetlendiren, geliştiren ve derinleştiren bir kaynak olma özelliği taşımaktadır. İnsanın sahip olduğu nimetlerden dolayı sorumlu olacağı, Kur’ân’da şöyle beyân buyurulmuştur. “Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür,102/8) Bundandır ki Allah, insanların yaratılış gayesine uygun olarak yaşaması konusunda onlara şöyle seslenir. “Ben cinleri ve insanları, sadece, bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat,51/56) Bu ve benzeri âyetlerde bu dünya hayatında, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini belirlemek ve bu imtihan sürecinde kimlerin daha güzel davranış sergileyeceği tespit edilecektir.
 İman ve amel, birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. İman ateşe, ameller ise onu koruyan bir fanusa benzetilebilir. Yerine getirilen her iyi amel, fanusun içindeki alevi sönmekten koruyup, devam etmesine imkân sağladığı gibi, imanı kuvvetlendirir, kötü ameller ise onu, rüzgârın esintisi karşısında korumasız bırakır. Buna göre iman edilerek yerine getirilen her amelin, imanın güçlenmesine bir katkı sağladığı görülecektir. 
Değerli okuyucularımız, “Vuslat Dergisi”nin Temmuz sayısında, iman ateşinin mü’minlerin kalplerinde alevlendiği bu zamanlarda, iman ve amel ilişkisini gündeme taşımayı uygun gördük. Şu ucube zamanda “amelsiz İman” revaçta olduğu toplumumuzda “İman” ettiğini söylediği hâlde, amel etmeyen insanın durumu kof bir kütük gibi olduğu malumdur. İmanın amele muhtaç olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Bu vesileyle makaleleriyle dergimize katkıda bulunan kıymetli yazarlarımıza müteşekkiriz. 
Selâm ve duâ ile 

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul